Dünya, Allah rızası için zorluklara katlanılan bir yer midir yoksa bizim her arzumuzu bir şekilde gerçekleştirdiğimiz bir yer midir?

Ramazan ayı münasebetiyle ara verdiğimiz aylık seminerlerimize devam ediyoruz.

15.05.2022


Uzman Klinik Psikolog Taha Burak Toprak’ın sunduğu “Hayatın zorlukları karşısında insanın dayanak noktası” konulu seminerimiz 14 Mayıs Cumartesi günü gerçekleşti. 

Seminerin açılış konuşmasını yapan Said Yüce, “İçinde yaşadığımız dünya her türlü hadiseleriyle, savaşlarıyla maddi manevi sıkıntılarıyla insanlığı adeta bir cendereye almış iken; İnsanın ve hayatın mahiyeti, nereden geldiği, nereye gittiği, ne için burada olduğu gibi insanlığın var olduğu günden beri cevabını aradığı sorular var. Günümüz insanının ihtiyaçlarına, sıkıntılarına bir çare olacak, bunalımlarına çözümler olacak ilimler, vakıf olarak bizim de üzerinde durduğumuz bir meseledir. Bununla ilgili çeşitli çalışmalar yapıyoruz” diyerek sözü Taha Burak Toprak’a verdi.

Konuşmasına “Zorluklarla, travmalarla baş edebilen insanların psikolojik dayanıklılığı daha yüksektir.” diyerek başlayan Toprak, “Psikolojik dayanıklılığın farklı farklı boyutları vardır. İnsanın psikolojik süreçlerinin üç tane referans kaynağı var: Bunlardan biri insanın biyolojik, genetik yönüdür. İkincisi sosyal çevre ile ilgilidir. Bu biyolojik ve sosyal tarafların etkileşimi sonucunda da psikolojik yan açığa çıkmaktadır.

Peki insanın psikolojisini dayanıklı hale getiren hangi parametreler vardır? O parametreleri ararken Kur’an ve sünnete nasıl bakabiliriz?

Bu soruya Risale-i Nur’dan bir parçayla cevap veren Toprak, 23. Söz’den şu cümleleri söyledi: “İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hâdisatın tazyikatından kurtulabilir.” 

Risale-i Nur’da psikoloji, psikoterapi açısından referans olabilecek hem kavram hem prensip düzeyinde çok fazla şey var. İnsanın, “Kalp nedir, ruh nedir, zihin nedir; bunlar birbirleriyle nasıl etkileşirler?” gibi psiko ontolojik kavramlarını belirlemek açısından Risale-i Nur çok zengin bir referans kaynağıdır."

Aynı zamanda “ibadette niyet” konusuna değinen Toprak, “Psikoterapide kullanılan bazı yöntemler insanı ihlastan uzaklaştırıyor. Sanki tüm sistem insanın kulluğunu unutması üzerine kurulmuş gibi. İnsana şu bakış açısını veriyor: İnsan mutlaka mutlu olmalıdır. Mutlu olamıyorsa mükemmel ilişkilerin, hayatların yaşandığı bu çağda o kişi talihsiz bir bireydir. 

İbadet ediyoruz fakat iyi hissetmek için, mutlu olmak için yapıyoruz. Peki bu alimlerimizin hayat modeline uygun bir yaşantı mıdır? Peki, hayat bir meşakkat yeridir, ücret yeri değildir cümlesini nasıl anlamamız gerekiyor? Dünya, Allah rızası için zorluklara katlanılan bir yer midir yoksa bizim her arzumuzu bir şekilde gerçekleştirdiğimiz bir yer midir? Bunları kendimize sormalıyız.

Taha Toprak’ın değindiği bir diğer konu da “dua” oldu: “Şuan toplumumuzda dua etmenin psikoloji üzerindeki bir çok yararlarından bahsediliyor. Fakat tövbe ve dua yalnızca psikoloji üzerindeki faydalar için mi yapılmalıdır? Acaba mutluluk ve rahatlamadan daha değerli olan kulluğu unutuyor muyuz? 

İnsan, kendisinin dünyada bir eğitimde olduğunu bilmesi gerekiyor." 

Yaklaşık bir saat süren seminerin ardından Said Yüce, Yirminci Mektup’tan, insanın; saadeti ve süruru Marifetullah ve Muhabbetullah’ta bulabileceğini anlatan bir kısım okudu.