12. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu son oturumu 4 Ekim'de yayınlandı

12. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu son oturumu "21. Yüzyılda İmanı Yaşamak, Mehmed Fırıncı Ağabey Örneği" 4 Ekim Pazartesi günü canlı olarak yayınlandı.

14.12.2021


İİKV Mütevelli Heyet Başkanı Said Yüce’nin oturum başkanlığı yaptığı oturumda Nevzat Tarhan, Alparslan Açıkgenç, Faris Kaya, Muhsin Demirel, Safa Mürsel, Ahmet Tanyel, Hamdi Yüce ve İshak Özgel konuşma yaptılar.

Fırıncı Ağabey’in hayatından imanın fert ve toplum hayatına yansımasına örnekler anlatıldı.

“İman bir kişide nasıl tecessüm eder… Bunu Fırıncı Ağabey’de görebilirdiniz.”

Faris Kaya:

“Fırıncı Ağabey çocukla çocuk olan, büyükle büyük olan bi insandı. Biz onu babamız gibi hissediyorduk.”

“İnsanların kendisine hizmet etmesine şiddetle içtinab ederdi.”

Alparslan Açıkgenç:

“Bu sempozyum gibi faaliyetlerde Fırıncı Ağabey’in yapmış olduğu hizmetleri unutmamak gerekiyor. 1979 yılında Amerika’da şahit oldum. Doktora yaptığım zamanlar Risaleleri tercüme edebilecek birilerini arıyordu, çeşitli yerleri dolaştı, sürekli bir koşuşturma içerisindeydi. O zamanlar bir nevi yokluklar içerisinde muazzam bir çalışma vardı.”

Ayrıca Fırıncı Ağabey’in yurt içi ve yurt dışında yaptığı tercüme hizmetleri konuşuldu.

İlk defa radyo ve internet üzerinde hizmete başlanmasında Fırıncı Ağabey’in vediği teşvik ve harcadığı çabalardan bahseden Av. Safa Mürsel konuyu şöyle anlattı:

“Her vesile ile yeni yeni mecralardan hizmet etmenin heyecanını hep onunla paylaştım. İnternetin hizmet için kullanılması konusuna hep birlikte karar verdik. O zamanlarda onun bize sağladığı motivasyonu tarif etmek mümkün değil. O yıllarda bunu ilk defa biz yapıyorduk. Bir radyo kurmak bize nasip olmuştu.”

“1990 yılında Taksim Hilton Otel’de ilk profesyonel topantıyı yaptık. Farklı bir çok ülkeden katılımcılar vardı. 10 konuşmacının bulunduğu bir paneldi. Küçük bir sempozyum denebilirdi. Bu tür faaliyetlerin çekirdeği orada atıldı. O bize önemli bir cesaret verdi.”

“Hakikaten kendisi için yaşadığına dair bir bilgi, bir tezahür göremezdiniz. Vefat etmeden birkaç gün önce yattığı hastanede cebindeki birkaç yüz lirayı çıkarıp kendisini hastaneye getiren şöföre “Bu paranın şu kadarını falanca yerdeki kardeş aileye, bu kadarını şu üniversitedeki şu öğreniye burs olarak verin” demişti. Biz o sırada Fırıncı Ağabey’in düzenli yardım ettiği, hiç tanımadığımız insanlar olduğunu öğrendik.”

Muhsin Demirel:

“Hizmet Vakfı Fırıncı Ağabey’in projesidir. Tabiri caiz ise bu hamurun yoğurulmasında onun emeği çok fazladır. Önce Türkiye, sonra Almanya’da matbaa kuruldu. Sonrasında Hizmet Vakfı Risale-i Nurları basmaya devam etti.”

İshak Özgel:

“Eğer insanın tevazusu samimi olmazsa insanlar bir dönem o kişinin mütevazi olduğunu söyleyebilirler fakat ileriki dönemlerde bu kanaatleri değişir. Fırıncı Ağabey’in hayatının hangi kısmına bakarsanız bakın mütevazi olduğuna kanaat hiçbir zaman değişmemiştir.”

“Bazı insanlar vardır, onun bulunduğu ortamda konuşmaktan çekinirsiniz. Fırıncı Ağabey’in olduğu yerde herkes kendini çok rahat ifade edebilirdi; hangi cümleleri kurayım, nasıl konuşayım diye endişe etmezdi. Bir yere gideceğinde insanlara yük olmazdı. Bir merasim, büyük bir karşılama zahmetine sokmazdı.”

Ahmet Tanyel:

“Nurtaşı medresesi yıkılıp tekrar inşaata girdiğinde inşaatta Fırıncı Ağabey amele gibi çalışıyordu. Orada çalışan amelelere fıkra anlatıyor, sohbet ediyordu. O arada hizmetle ilgili bazı meseleler olmuş inşaata uğrayamamış. Oradaki işçiler ustaya sormuşlar “Burada kültürlü bir amele vardı. Bize güzel şeyler anlatıyordu. Nerede o?” Adı “kültürlü amele” olarak kalmıştı.”

“Fırıncı Ağabey yaşlılığında bile ayakkabısını kendi düzeltir, karşısındaki kişi genç birisi olsa dahi ceketini tutmak isterdi.”

Tekrar söz alan Said Yüce kısa bir hatıra anlattı:

“Kendisi Sarıyer’de olduğu bir zaman bir telefon geliyor. Fırıncı Ağabey Bir çocuğun bir ilaca ihtiyacı olduğunu öğreniyor. Hasta Pendik’te -İstanbul’un diğer ucunda- olmasına rağmen kendisi gitti, ilacı eczaneden aldı, o hastaya içirdi.”

Oturumun ilerleyen saatlerinde Nevzat Tarhan konuşmasını şöyle yaptı:

“Risale-i Nur’un mesleği olan acz, fakr, şefkat, tefekkür Fırıncı Ağabey’de vardı.”

“28 Şubat’ta, iki defa sürgün yaşadığım zamanlarda insanlar yolda karşılaşsa selam vermiyordu. O dönemde Fırıncı Ağabey bize sahip çıktı.” Diyerek hatıralarını yad etti.

Programın sonunda tanıkların Fırıncı Ağabey’i anlattığı bir belgesel de yayınlandı.

      

 

 


Youtube