Kerkük’ten vakfımıza gelen misafirlere Risale-i Nur eğitimleri verildi

08.02.2020


Kerkük'ten gelen hanım misafirler önce kendilerini tanıttılar ardından intibalarından kısaca bahsettiler.

 “Akaid ilimlerinin dersini vermeme rağmen Risale-i Nur’u tanıdıktan sonra aslında çok az şey bildiğimi farkettim.”

 “Risale-i Nur’u bir film vasıtasıyla duydum, okuduktan sonra bütün sorularıma cevap buldum.”

 “Risale-i Nur, diğer tefsirlere göre dini hayata tatbik etmekte daha uygulanabilir yöntemler sunuyor.”

Said Yüce, vakfın Arap aleminde yaptığı hizmetlerden bahsetti. 

Risale-i Nur sosyal, ekonomik, siyasi yönlerden asrın insanının ihtiyaç ve yaralarına karşı ilaç oluyor.

Hristiyan alemi ile yapılan programlarda onlar da Risale-i Nur’dan çok istifade ediyorlar ve programlardan çok memnun kalıyorlar. 

 İnsani değerlerin tahrib olması bütün dünyanın asıl meselesi ve büyük bir sorunu. Ukrayna’da bir psikoloji sınıfında şu konular ele alındı: 

Bugün yalnızlık problemi çeken, Allah inancından uzak bir eğitim metodu kullanılıyor. Bu metod insaniyetin yaralarına merhem olamıyor. Batı’da insanlar ihtiyaç duyduğu şefkat ve sevgiyi hayvanlar ile gidermeye çalışıyorlar. 

 Bugünkü eğitim sistemi sabır, tevekkül, teslimiyet kavramlarını içermiyor. 

 Bu kavramların insana huzur verdiğinden ve insanlığın ihtiyaç duyduğu asıl tedavi olduğundan bahsedildi. 

Zeytuna Üniversitesi Rektörü “Peygamberimizin getirdiği hakikatları bize yani on dört asır sonraya taşıyan kişi Said Nursi’dir.” dedi. 

 Malezya ve Endonezya’da yapılan programda “İmanın sosyal hayata tesiri” üzerinde durulmuştu. “Bugünün ana meselelerinde olan suç ve şiddete karşı iman nasıl çözüm oluyor, çeşitli güvenlik önlemlerine rağmen suç oranı neden artıyor?” Bu soruna çözüm ararken bazı alimler siyasi güç gibi şeyleri hedef koyarken Said Nursi iman meselesini öncelemiş. 

 Said Yüce Büyük Millet Meclisinde kadına şiddet konusunda yaptığı bir konuşmadan örnek verdi: “İman manevi yasakçı olarak kalbe yerleştirilmeli” hususuna dikkat çektim. 

 İnsan kainata bakıp tasarrufu görmeli ama din adamlarımız Kur’an’ın büyük bir kısmını oluşturan tefekkür bahisleri üzerinde durmuyor, yalnızca ahkamlara önem verip sürekli onlardan bahsediyorlar. Said Nursi ise en küçükten en büyüğe kainattaki tecellilere nazarları toplayıp tefekkür ettiriyor. Asıl konu imanın tespiti. Bugün üniversitelerde kainatın kendi kendine olduğu anlatılıyor kimin yaptığından bahsedilmiyor. 

Minsk’de yapılan bir programda bu konudan bahsedildi. Üniversiteden gelen yorum ise: “Bu kavramlar bizim dünyamızda yok, komünizm perdesi altındayız. Risale-i Nur ise kainatı okumayı öğretiyor. 

Ayrıca Kerkük'te yapılabilecek çalışmalardan bahsedildi.

Yapılan konuşmadan sonra bir misafir söz isteyip şu konudan bahsetti:

“Pakistan, Hindistan’da da cemaatler ayrı ayrı, birbirine karışmıyor.Müslümanlar olarak tek derdimizin Kur’an hizmeti olması gerekir. Oralarda birbirine selam bile vermeyen cemaatler var. Risale-i Nur bütün cemaatlere okutulup ittihad yapılmalı.

İttihad-ı İslamiye, materyalist felsefe gibi konular ele alınmalı. Türkiye’den Kerkük’e hocalar gidip bilinçlendirme programları yapılabilir.” 

“Said Nursi insanlığın üç problemini kısaca “cehalet, zaruret, ihtilaf” olarak vermiş. Buna karşılık üç reçete sunuyor ki yüz on senedir aynı reçete insanlığa ilaç oluyor: İlim, ticaret, ittifak. Zındıka komiteleri bu üç zayıf noktadan istifade ediyor, biz de izin veriyoruz. 

Biz vazifemizi yapalım, Duaya ve çalışmaya devam…”

Programın ardından misafirlere sertifika verildi.