Mutlu evlilik haberlerini paylaşalım

İİKV, 2018 seminerlerine özel bir gündemle nokta koydu. Program konuğu Prof. Dr. Sabri Eyigün, aileyi tehdit eden sorunlar ve çözüm yollarına dikkat çekti.

07.01.2019


İİKV, 2018 seminerlerine özel bir gündemle nokta koydu. Program konuğu Prof. Dr. Sabri Eyigün, aileyi tehdit eden sorunlar ve çözüm yollarına dikkat çekti.

Eyigün, Fert ve toplum hayatında güçlü ailenin önemi başlıklı sunumunda ailenin toplum hayatının zembereği olduğunu, ailenin düzgün işlememesi durumunda toplumdaki diğer çarkların da bozulduğunu yaptığı araştırmalara dayandırarak anlattı.

Sabri Eyigün konuşmasında, Bediüzzaman’ın “İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar” sözlerine yer verip, bu ihtiyaca ailenin cevap verdiğini söyledi.

“Bugün gerçekten büyük bir infilak var ve aileyi koruyan surlar tek tek yıkılıyor” diyen Eyigün  “Aile kurumunun enkazı bütün toplumu sarıyor” sözleriyle büyük tehlikeye dikkat çekti.

Prof.Dr. Eyigün, Bediüzzaman’ın aile tanımından yola çıkarak ailenin, dünya ve ahiret saadetine götüren bir sığınak olduğunu, başta Allah’a karşı olmak üzere çeşitli sorumlulukları olan insanın sorumluluklarını, sevilmeyi, iletişimi, istişare etmeyi, paylaşmak ve değer vermeyi öğreneceği kurumun aile olduğunu belirtti.

Eyigün aile içi sorunlarla ile ilgili olarak eşlerin yapıcı tutum içinde olmalarının önemine değinirken “Haklı olmak mı mutlu olmak mı istersiniz” diye sordu ve şu tecrübesini aktardı:

İşten geldikten sonra tüm vaktini evinde geçiren arkadaşı, eşinin, kendisine zaman ayırmadığına dair şikayetlerinden bunalmış haldeydi. ‘Daha ne yapabilirim’ diye soruyor ve evinde akademik çalışmalarına bile izin vermeyen eşinin zâlim olduğunu düşünüyordu. Prof. Dr. Sabri Eyigün’ün arkadaşına önerisi şu şekilde olmuştu: “Eve geldiğinde çocukları odalarına gönder. Eşinden sana bir kahve yapmasını rica et. Sonra teşekkür et ve bu kahvenin ve onunla sohbet etmenin sana ne kadar iyi geldiğini söyle. Sonra onu yirmi dakika dikkatle, öğüt vermeden ve yargılamadan dinle. Sadece dinle!”

Kırk gün sonra arkadaşı gelip, önerisini yerine getirdiğini ve şimdi çok mutlu olduklarını anlatıyordu.

Evliliklerde sıkça duyulan “Sürekli beni eleştiriyor” yakınmalarına da değinen Eyigün “Hiç kimse yıkıcı bir eleştiri ile karşısındakini değiştiremez” dedi ve değişimin ancak sevgi ve sabırla mümkün olduğunu belirtti.

Sabri Eyigün “Eşini değiştirmek istiyorsan, eşinin sende sevmediği bir davranışını sen kendinde değiştir. Mutlaka cevap gelecektir” şeklinde konuştu.

Eyigün, İslâmın öngördüğü evliliğin istişareyi, paylaşmayı, arkadaşlığı, muhabbeti, değer vermeyi ve güven duymayı gerektirdiğini söyledi.

Sefahat ve kadının fıtratının bozulmasını, aileyi bozan iki temel sebep olarak tespit eden Eyigün “Diziler gayr-ı meşru ne varsa yavaş yavaş şırınga ederek bize normalleştiriyor”sözleri ile dizilerin yıkıcı etkisini vurgularken “Nikâh yolunu kapatmaya, fuhuş yolunu açmaya çalışarak kalp ve ruhları kebâirle yaralıyorlar” dedi.

Aileyi güçlendirmek için çeşitli arayışlar olduğunu ama çözümün yanlış yerde arandığını şu sözleri ile ifade etti:

Aileyi güçlendirme kongresinin ana teması güçlü kadın mı olmalıydı? Erkeğe karşı her türlü bağımsızlığını elde etmiş kadın vurgusu aileyi sarsıyor. Evde eşine çay ikram eden kadın zavallı köle ama dışarda binlerce erkeğe çay-kahve ikram eden kadın; özgür, güçlü kadın!”

Eyigün, Bediüzzaman’ın kadınları “Daire-yi terbiye-i İslâmiye içinde yaşayan bir nevi mübarek mahluklar” olarak gördüğünü “Bu mübarekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar” dediğini ve “Kadınların fıtratını bozarak Millet-i İslâmiyeye yapılan  darbe” ye dikkat çektiğini bildirdi.

Eyigün, Üniversite hazırlık dershanelerinde yaptıkları bir araştırmadan bahsederken dershaneye giden kız çocukların amaçlarının iyi bir meslek edinmek olduğunu, meslek edinmeyi de ileride evlenip boşanmak zorunda kalmaları halinde ayakta kalmanın  güvencesi olarak gördüklerini anlattıktan sonra  “Boşanırsam ayaklarım üzerinde durayım niyetiyle evlenen boşanır. Niyet çok şeydir” değerlendirmesini yaptı.

Evliliklerde tespit ettiği belli başlı sorunlara değinen Eyigün bir çok evli çiftten “eşim bana bağlı değil, evden kaçıyor” yakınmaları duyduğunu, bunun en önemli bir sebebinin bağlanma güçlüğü olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Bağlanmaya en çok ihtiyaç duyduğu zamanda çalışan annesi tarafından evde bırakılan küçük yaştaki çocuk kimseye güvenemeyeceğini düşünüyor ve ileride evliliğinde bağlanma güçlüğü çekiyor. Bahane arıyor ki boşansın çünkü bağlandıkça acı çekiyor.”

Eyigün değersizlik duygusunun aileden geldiğini, aile içinde değerli olduğu hissettirilmeyen çocukların, özellikle kız çocuklarının evliliklerinde, değerli görüldüğüne ve sevildiğine  ikna olamadıklarını bildirdi.

Her biri işe, servise, okula yetişmek telaşıyla stres içinde güne başlayan, stresle sokağa dökülen aile bireylerinin daha yolda, trafikte kavga etmeye başladığı insanlar topluluğu manzarası çizen Eyigün şöyle devam etti: “Mutsuz bin ailenin sabah işe çıktığını topluma yayıldığını düşünün! O insanların temas ettiği insanları düşünün!”

Eyigün konuşmasında, evliliklerin düzgün yürüyememesinin en önemli bir nedeninin de sorumsuzluk olduğunu bildirdi ve çocuklukta yeterli sorumluluk verilmemiş gençlerin evlendikten sonra da ailesine ve aile olmanın sorumluluklarına sahip çıkamadıklarını anlattı.

Aileyi dağıtan sorunlardan birinin de  travma olduğunu bildiren Eyigün “Küçüklüğünde anne babadan şiddet gören çocuklar ileride bilinç altında anne babalarına benzeyen insanlarla, o ızdırabı veren-verecek  kişilerle evleniyor. İstiyor ki eşi onun yarasını kanatsın o da eşine saldırsın, öcünü alsın” dedi.

Gençlerin mutsuz olmak korkusuyla evlenmekten kaçındığını bildiren ve  “Mutlu evlilikler de çok. Mutlu evlilik haberlerini paylaşın” önerisinde bulunan Eyigün “İnsan olumsuzluklara baktıkça kendisi de olumsuzluğa doğru gidiyor” tespitinde bulundu.


Youtube